|
|
|
|
İki Güvercin |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İKİ GÜVERCİN
Sabahları pencereme konan iki güvercinle uyanırdım. Perdemi yavaşça aralar, sessizce onları seyrederdim. Aslında görürlerdi beni, ama eskisi kadar ürkmezlerdi..Belki de umursamazlardı. Birbirlerine adeta şarkılar söyler, ayrı ayrı asla uçmazlardı. Sevgi sözcükleri fısıldarlardı kulaklarına. Anlardım..Hiç kıpırdamadan öylece bakardım.Belki bir şeyler söyleyebilirlerdi,belki bir haber olabilirdi, iyi ya da kötü razıydım.Ama her seferinde hevesim körelir,perdemi bir hışımla kapar ve mutfağıma yönelirdim.Onların suçu var mıydı peki? Hayır!Yoktu..Suçlu biri varsa hala umut dolu bekleyişimdi...
Elimde değil yine iki türk kahvesi yapmışım.Dalmışım bana aldırma..Senin de dediğin gibi delinin tekiyim. Yok yok! sakın bana gönül koyma, bilirsin dayanamam. Haklısın.Sana bu kocaman dünya da ne verebilmiştim. Seni mutlu edebilmiş miydim? Yoksa mutlu olan sadece ben miydim yanında..Bencillikle yoğurduğum sevgim mi..?
Yıllarca ölüm ne demek? diye sordum kendime..Çözemiyordum.Oysa ölümü görmüştüm ben.Yaşamıştım.Bitmek bilmeyen feryatlarla büyümüştüm.Daha küçücükken alnıma dayanan öksüz damgasıyla yetişmiştim. Ölümü benden iyi kim bilebilirdi? Kim çözebilirdi?..Ama anlayamamıştım o zamanlar bu acıyı..Küçük bir kızın acıya vereceği,ölüme vereceği yanıt olabilir miydi..Kahvemi kocaman yalnızlığımla yudumlarken, sımsıcak damlaların yanağımda süzülmesiyle anlıyorum.."Ölüm" senin gittiğin gün demekti..Ölüm bu kahveyi yapayalnız içişimdi...Sırılsıklam olmuş bir yastıkta uyanmaktı ölüm.
Biliyorum gelmeyecektin. Her gece başka aşklarda uyanacaktın..Olsun razıydım..Sen mutlu olacaksan, dayanırdım! Nasıl olsa iki güvercinim vardı..Onlardan biri sendin..Her gün konacaklardı pencereme..Bana şarkılarını yine söyleceklerdi. Bu da yeterdi. Sabah ezanıyla yine yapacaktım içimin ta derinliklerine inen kahvemi..Yine iki fincan konacaktı
masaya..Anlatacaktım,dinleyecektin..Bana deli edasıyla bakacaktın.. sonra solgun yüzünle tebessüm edip, yanağıma ufacık bir buse konduracaktın..Sonra kapımı aralayan yalnızlığıma beni geri verecektin..razıydım. Binlerce fahişe yerimi doldurduğuna göre buna da katlanmalıydım..Ben neydim!...
Bugün elime aldığım kalemde , ürperdiğim ezan sesleri kadar ılık rüzgarlar doldu yüreğime..Yine sabah olmak üzereydi. Gelirdi birazdan güvercinlerim..Biri sendin..Bu sefer kollarıma alıp doyasıya öpecek,kokusunu içime işleyecektim. Sesini kulağıma yanaştırıp, rüzgarını hissedecektim..Sabaha kadar bırakmayıp, gözlerini seyredecektim..İşte bugün kahvemi yalnız içmeyecektim..Affet beni! Ben sanırım seni çok özlemiştim.
Perdemi araladım..Geciktiler bugün, olsun geleceklerdi nasılsa...En iyisi kahvemi hazırlayıp öyle beklemekti..Hemen mutfağa koştum. Tam sevdiğin gibi..Orta şekerli. Hayatın tadı gibi..İşte şimdi senleyim..Seni içime çekebilirim.Acı bir ses duydum aniden, korktum! Sesin geldiği yönü bulamıyordum...Sanki birileri ölmüş, feryat ediliyor gibi şarkıyla karışık bir ağıttı bu..Pencereme devirdiğim bardakları umursamamışcasına umarsızca koştum..Gözlerimde yine tanıdık damlalar beliriyordu..Kalbim bir kuşun ki kadar hızlıydı..Gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Perdemi araladım..Güvercinlerden sadece biri gelmişti..Diğeri yoktu..!
Figaro
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yüreğimi sıkıştıran bu kesif hüzün, belki de terketmişlere özgü gizli bir terkedilme duygusudur.
Özledim seni...
Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir...
Beynimi uyuşturuyor özlemin...
Çok sık birlikte olamasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca yıl içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum.
Yokluğun, hatırlandıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp mütemadi bir boşluğa dönüşüyor.
Sabahlara seni okşayarak başlamaları akşamları, her işi bir kenara koyup seninle başbaşa karşılamaları özlüyorum; oynaşmalarımızı, hırlaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlüğünü...
Nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne yumuşak, bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken... ya da kolyeni çözdüğümde kollarıma atlarken...
Hasta olduğunda, o korkunç kriz gecelerinde günler, geceler boyu nöbet tuttuk başında... o şen kahkahalarına yeniden kavuşabilmek için sessiz dualar ederek...
"Atlattı" müjdesini kutlarken yorgun bedenindeki yaraları okşayarak, doktorun böldü sevincimizi:
"Yaşayamaz artık bu evde... yüksek binalar ve beton duvarların gri kentinde" dedi, "O gitmeli... ve kendine yeni bir hayat çizmeli..."
Bilsen, ne zor gitmen gerektiğini bile bile "Kal" demek sana...
Ne zor, senin için ebedi mutluluğun beni unutmandan geçtiğini bilmek...
Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğumuzu görmek ve sana bunları söyleyemeden "Git artık" demek...
"Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa" demek sana ne zor...
Sesimi, kokumu çekip alıvermek beyninden, sesin, kokun hâlâ beynimdeyken...
... seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
... yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek...
... ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancı bir arabanın arka koltuğuna, birlikte güneşlendiğimiz onca yazı, yanyana titreştiğimiz onca kışı, paylaştığımız bunca acıyı, onca kahkahayı ve bütün o uzak yeşillikleri katıp yorgun bedeninin yanına, arkandan pişmanlık gözyaşları dökmek ne zor...
... ne zor hiç tanımadan seni emanet ettiğim bir şoföre "Hızla uzaklaş buradan ve gidebileceğin kadar uzağa git" demek...
... yokluğunu beklemek, ne zor...
* * *
Bunları düşündükçe, şu anda uzakta bir yerlerde üşüdüğünü sezinleyerek panikliyorum. Bütün engelleri aşıp terkedilmiş caddeleri, kimsesiz sokakları. yalnız bulvarları arşınlayarak sana ulaşmak, sessizce başını okşamak, kulağına sevgi sözcükleri fısıldamak ve yavaşça üzerini örtmek geçiyor içimden...
Paylaştığımız bir mazinin, yitirdiğimiz bir geleceğe dönüşmesinden hicran duyuyorum.
Gizli gizli hüzünlendiğim akşamlardan birinde, terketmişlere özgü bir terkedilme korkusunu da yüreğimin derinlerinde duyarak sana koşmak, yaptıklarım ve daha çok da yapamadıklarım için özür dilemek ve
"Geri dön bebeğim" demek istiyorum:
"Geri dön... kulüben seni bekliyor..."(C.Dündar)
|
|
|
|
Bugün 27 ziyaretçi (30 klik) kişi burdaydı! |